to hop up
[phrase form: hop]
01
modifiye etmek, geliştirmek
to modify a vehicle or its engine to enhance its power or performance
Örnekler
The car enthusiast decided to hop his vintage car up for better acceleration.
Araba meraklısı, daha iyi bir hızlanma için vintage arabasını güçlendirmeye karar verdi.
They hired a mechanic to hop up the engine of their racing car before the competition.
Yarış öncesinde yarış arabalarının motorunu güçlendirmek için bir tamirci tuttular.
02
hareketlendirmek, coşturmak
to become more intense or exciting
Örnekler
The coach hopped up the team with an inspiring pep talk before the game.
Koç, maçtan önce takımı coşturan bir konuşma yaptı.
The speaker hopped up the audience with a passionate and motivational speech.
Konuşmacı, tutkulu ve motive edici bir konuşmayla seyirciyi coşturdu.
03
uyuşturucu ile canlanmak, uyuşturucu ile enerji kazanmak
to become stimulated or energized with a drug
Örnekler
She hopped up on coffee before her big presentation.
Büyük sunumundan önce kahve ile canlandı.
They were hopped up on stimulants during the all-night study session.
Bütün gece süren çalışma seansında uyarıcılarla kafaları güzeldi.
