graceful
01
zarif, ağırbaşlı
moving or behaving in an elegant, pleasing, and attractive way
Örnekler
She walked with a graceful stride, her movements fluid and elegant.
Zarif bir adımla yürüyordu, hareketleri akıcı ve zarifti.
The ballerina 's performance was breathtakingly graceful, captivating the audience with her poise and agility.
Balerinin performansı nefes kesici bir şekilde zarifti, duruşu ve çevikliği ile seyirciyi büyüledi.
02
zarif, şık
showing refined taste, effortless style, and an air of affluence
Örnekler
The graceful décor reflected the owner's wealth and sophistication.
Zarif dekorasyon, sahibinin zenginliğini ve sofistikasyonunu yansıtıyordu.
She hosted the dinner with a graceful charm.
O, zarif bir çekicilikle akşam yemeğine ev sahipliği yaptı.
Leksikal Ağaç
disgraceful
gracefully
gracefulness
graceful
grace



























