to antedate
Örnekler
The invention of the wheel antedates the construction of the first automobiles by thousands of years.
Tekerleğin icadı, ilk otomobillerin yapımından binlerce yıl öncesine dayanır.
Ancient civilizations like the Egyptians antedate the rise of modern nations.
Mısırlılar gibi antik uygarlıklar, modern ulusların yükselişini önceleyen.
02
öncelemek, daha erken bir tarih atmak
to assign an earlier date to something
Örnekler
The invoice was antedated to reflect the start of the project, though it was issued a week later.
Fatura, projenin başlangıcını yansıtmak için önceki bir tarihle düzenlendi, ancak bir hafta sonra çıkarıldı.
The lease agreement was antedated to align with the tenant's move-in date.
Kira sözleşmesi, kiracının taşınma tarihiyle uyumlu olması için önceki bir tarihle düzenlendi.
