Ara
Fleet
01
filo
a group of aircrafts, ships, trains, etc. operating under single ownership
02
gemi filosu
a group of ships under the command of one high-ranking officer
Example
The admiral commanded a powerful fleet of warships, ready to deploy at a moment's notice.
Amiral, bir anda konuşlanmaya hazır güçlü bir savaş gemisi filosuna komuta ediyordu.
The merchant fleet transported goods across the ocean, ensuring global trade continued smoothly.
Ticaret filosu, küresel ticaretin sorunsuz bir şekilde devam etmesini sağlayarak malları okyanusun karşısına taşıdı.
03
filo, donanma
a group of steamships operating together under the same ownership
04
filo, araç filosu
group of motor vehicles operating together under the same ownership
to fleet
01
yok olmak
to fade away gradually
Example
The memories fleet from my mind like morning mist dissipating in the sunlight.
Anılar, güneş ışığında dağılan sabah sisi gibi zihnimden kaybolur.
The hope I once held so dearly fleeted away as reality settled in.
Bir zamanlar çok değer verdiğim umut, gerçeklik yerleşirken yavaşça kayboldu.
02
hızlıca geçmek
to move swiftly or quickly, often with a sense of transience or impermanence
Example
The deer fleet through the forest, their movements barely audible among the trees.
Geyikler ormanın içinden hızla geçer, hareketleri ağaçlar arasında zar zor duyulur.
Tomorrow, she will fleet across the stage with grace and agility, captivating the audience with her performance.
Yarın, o sahneden zarafet ve çeviklikle hızla geçecek, performansıyla seyirciyi büyüleyecek.
