extended
Örnekler
The extended meeting addressed multiple agenda items, causing it to run well past the scheduled time.
Uzatılmış toplantı, birden fazla gündem maddesini ele aldı ve bu da planlanan sürenin çok ötesine geçmesine neden oldu.
He enjoyed an extended stay at his friend ’s house during the holidays, allowing them to catch up thoroughly.
Tatillerde arkadaşının evinde uzatılmış bir konaklama yaşadı, bu da onların derinlemesine görüşmelerine olanak sağladı.
Örnekler
The family enjoyed their vacation in the extended cabin, which offered more living space and comfort.
Aile, daha fazla yaşam alanı ve konfor sunan genişletilmiş kulübede tatillerinin tadını çıkardı.
The extended table provided ample seating for the entire family during holiday dinners.
Uzatılmış masa, tatil yemekleri sırasında tüm aile için bol miktarda oturma yeri sağladı.
03
genişletilmiş, uzatılmış
beyond the literal or primary sense
Örnekler
The extended research project covered a broad spectrum of topics, from basic theories to advanced applications.
Genişletilmiş araştırma projesi, temel teorilerden ileri uygulamalara kadar geniş bir konu yelpazesini kapsadı.
The extended outreach program aimed to improve services across multiple regions and communities.
Genişletilmiş erişim programı, birden fazla bölge ve toplulukta hizmetleri iyileştirmeyi amaçladı.
05
uzatılmış, genişletilmiş
making something longer in time
Örnekler
The meeting was extended to allow for further discussion on the important topic.
Toplantı, önemli konu hakkında daha fazla tartışmaya izin vermek için uzatıldı.
The family enjoyed an extended vacation, staying at the beach for two weeks instead of their usual one-week trip.
Aile, alışılmış bir haftalık gezileri yerine plajda iki hafta kalarak uzatılmış bir tatilin tadını çıkardı.
Leksikal Ağaç
overextended
unextended
extended
extend



























