ambulatory
amb
ˈæmb
emb
u
ye
la
le
to
ˌtɔ
to
ry
ri
ri
British pronunciation
/ˌæmbjʊlˈe‍ɪtəɹˌi/

"ambulatory"kelimesinin İngilizce tanımı ve anlamı

Ambulatory
01

ambülatuvar

a roofed passageway designed for continuous movement around a central area, commonly found in religious architecture or formal gardens
example
Örnekler
The monks walked silently through the ambulatory encircling the cloister.
Keşişler, manastırın etrafını saran ambulatori boyunca sessizce yürüdüler.
Visitors admired the stained glass windows lining the cathedral 's ambulatory.
Ziyaretçiler, katedralin ambulatoriumunu çevreleyen vitray pencereleri hayranlıkla izliyordu.
ambulatory
01

hareket edebilen

related to or designed for walking
example
Örnekler
The park featured an ambulatory pathway that wound through the scenic gardens, providing visitors with a pleasant walking experience.
Park, manzaralı bahçeler arasında dolanan yürüyüş yoluna sahipti ve ziyaretçilere keyifli bir yürüyüş deneyimi sunuyordu.
The museum implemented ambulatory entrances and elevators to accommodate visitors with disabilities.
Müze, engelli ziyaretçileri ağırlamak için yürüyüşe uygun girişler ve asansörler uyguladı.
02

yürüyebilen

having the ability to move freely and not be restricted to a single location or position
example
Örnekler
The patient is ambulatory and does not need a wheelchair.
Hasta ayakta tedavi edilebilir ve tekerlekli sandalyeye ihtiyacı yoktur.
The elderly woman 's strength and determination allowed her to remain ambulatory well into her 90s.
Yaşlı kadının gücü ve kararlılığı, 90'lı yaşlarının sonlarına kadar ayakta dolaşabilmesini sağladı.
03

gezici, yürüyerek yapılan

taking place while walking or moving
example
Örnekler
The city 's guided tours offer ambulatory learning experiences, allowing participants to explore historical sites while discussing their significance.
Şehrin rehberli turları, katılımcıların tarihi yerleri keşfederken önemlerini tartışmalarına olanak tanıyan yürüyerek öğrenme deneyimleri sunar.
During their ambulatory meeting, the colleagues brainstormed ideas while taking a leisurely walk around the office complex.
Yürüyerek yapılan toplantıları sırasında, meslektaşları ofis kompleksi etrafında rahat bir yürüyüş yaparken fikir ürettiler.
04

geçici, değişime açık

(of law) subject to change or alteration, especially until certain conditions are met
example
Örnekler
A contract is ambulatory until both parties agree upon the final terms.
Bir sözleşme, taraflar nihai şartlar üzerinde anlaşana kadar değişebilir.
The lease agreement was ambulatory, permitting the landlord to make necessary changes with prior notice.
Kira sözleşmesi değişebilir nitelikteydi, bu da ev sahibine önceden haber vererek gerekli değişiklikleri yapmasına izin veriyordu.
LanGeek
Uygulamayı İndir
langeek application

Download Mobile App

stars

app store