to entertain
01
eğlendirmek, oyalamak
to amuse someone so that they have an enjoyable time
Transitive: to entertain sb
Örnekler
The clown entertained the children at the birthday party with magic tricks and balloon animals.
Palyaço, sihirbazlık numaraları ve balon hayvanlarla doğum günü partisinde çocukları eğlendirdi.
The comedian entertained the audience with jokes and witty anecdotes.
Komedyen, şakalar ve nükteli anekdotlarla seyirciyi eğlendirdi.
02
düşünmek, göz önünde bulundurmak
to give thought to something as a possibility
Transitive: to entertain a possibility
Örnekler
The board entertained the possibility of expanding the company ’s operations overseas.
Yönetim kurulu, şirketin operasyonlarını yurtdışına genişletme olasılığını değerlendirdi.
She entertained several job offers before deciding on the best one.
O, en iyisine karar vermeden önce birkaç iş teklifini değerlendirdi.
Örnekler
He secretly entertained feelings of resentment toward his coworker.
İş arkadaşına karşı gizlice beslediği kızgınlık duyguları vardı.
He entertained doubts about the project, but kept them to himself.
Proje hakkında şüpheleri besliyordu, ancak onları kendine sakladı.
Leksikal Ağaç
entertained
entertaining
entertainment
entertain



























