already
Örnekler
She had already left when I arrived.
Ben vardığımda o çoktan gitmişti.
By the time the show started, we had already found our seats.
Gösteri başladığında, biz çoktan yerlerimizi bulmuştuk.
1.1
şimdiden, çoktan
sooner than expected or earlier than what is usual
Örnekler
It 's only September, and they 're selling Christmas decorations already?
Daha Eylül ayındayız ve şimdiden Noel süsleri satıyorlar?
He 's already finished his meal while I'm still eating.
Ben hâlâ yemekteyken o çoktan yemeğini bitirdi.
02
zaten, şimdiden
used to indicate that an action has been completed, making repetition unnecessary
Örnekler
You do n't need to remind me. I already know.
Bana hatırlatmana gerek yok. Ben zaten biliyorum.
No thanks, I already have a coffee.
Hayır teşekkürler, zaten bir kahvem var.
03
zaten, şimdiden
at this moment or stage, with the possibility of further development
Dialect
American
AmericanÖrnekler
The cake is already burning, turn off the oven!
Kek şimdiden yanıyor, fırını kapat!
She is already tired, and the meeting has n't even started.
O şimdiden yorgun ve toplantı daha başlamadı bile.
already
Örnekler
Just tell me the answer already!
Sadece bana cevabı söyle artık!
Hurry up already, we're going to be late!
Hadi artık, geç kalacağız!
