dusty
Örnekler
The neglected bookshelf was dusty, with cobwebs clinging to the corners.
İhmal edilmiş kitaplık tozluydu, köşelerinde örümcek ağları asılıydı.
The abandoned attic was filled with dusty old furniture and forgotten belongings.
Terk edilmiş çatı katı, tozlu eski mobilyalarla ve unutulmuş eşyalarla doluydu.
02
demode, modası geçmiş
outdated, boring, or irrelevant
Örnekler
He 's still wearing 2010 jeans; so dusty.
Hâlâ 2010 pantolonlarını giyiyor; çok modası geçmiş.
That old phone is looking dusty compared to the new models.
O eski telefon yeni modellerle karşılaştırıldığında tozlu görünüyor.
Leksikal Ağaç
dustiness
dusty
dust



























