Dissension
01
uyuşmazlık
disagreement or conflict within a group expected to collaborate
Örnekler
The coach 's challenge was not just training the team but also managing the dissension among players.
Koçun zorluğu sadece takımı eğitmek değil, aynı zamanda oyuncular arasındaki anlaşmazlığı yönetmekti.
The political party, once united, was now torn by dissension and infighting.
Bir zamanlar birleşik olan siyasi parti, şimdi anlaşmazlık ve iç çatışmalarla parçalanmıştı.
02
geçimsizlik
lack of agreement between people
Örnekler
Their dissension started over a minor issue but grew into a major conflict.
Onların anlaşmazlığı küçük bir sorunla başladı ama büyük bir çatışmaya dönüştü.
The two scholars had a public dissension over the interpretation of the ancient texts.
İki bilgin, antik metinlerin yorumlanması üzerine kamuya açık bir anlaşmazlık yaşadı.



























