dissentient
01
muhalif
differing from and disagreeing with the views of the majority
Örnekler
The conference mainly had a unified view, but a few dissentient attendees sparked heated debates.
Konferans çoğunlukla birleşik bir görüşe sahipti, ancak birkaç muhalif katılımcı hararetli tartışmalara yol açtı.
Some movies, while popular with audiences, often have dissentient critics who see them in a different light.
Bazı filmler, izleyiciler arasında popüler olsa da, genellikle onları farklı bir ışıkta gören muhalif eleştirmenlere sahiptir.
02
İngiltere Kilisesi'nin ayinlerine katılmayı reddeden (Katoliklerden) muhalif
(of Catholics) refusing to attend services of the Church of England
