discontent
01
hoşnutsuz, memnuniyetsiz
having a feeling of unhappiness or dissatisfaction with a situation
Örnekler
She was discontent with her job, feeling overlooked for promotions.
O, terfiler için göz ardı edildiğini hissederek işinden memnuniyetsizdi.
The discontent employees started a petition for better working conditions.
Memnuniyetsiz çalışanlar, daha iyi çalışma koşulları için bir dilekçe başlattı.
Discontent
01
hoşnutsuzluk
a feeling of dissatisfaction and unhappiness with one's current situation or circumstances
Örnekler
The employees ' discontent with working conditions led to discussions about potential changes within the company.
Çalışanların çalışma koşullarına olan hoşnutsuzluğu, şirket içindeki olası değişiklikler hakkında tartışmalara yol açtı.
Despite their initial excitement, the citizens expressed growing discontent with the government's handling of the crisis.
Başlangıçtaki heyecanlarına rağmen, vatandaşlar hükümetin krizi yönetme şekline karşı artan bir hoşnutsuzluk ifade ettiler.
to discontent
01
hoşnutsuz etmek, memnun etmemek
make dissatisfied
Leksikal Ağaç
discontent
content
