to dig in
[phrase form: dig]
01
iştahla yemek
to start eating with enthusiasm
Intransitive
Örnekler
As the delicious aroma filled the air, everyone was eager to dig in and enjoy the homemade feast.
Lezzetli koku havayı doldururken, herkes iştahla yemeye başlamak ve ev yapımı şölenin tadını çıkarmak için sabırsızlanıyordu.
The kids dug in, devouring their plates in minutes.
Çocuklar işe koyuldu, tabaklarını dakikalar içinde bitirdiler.
02
karıştırmak, gömmek
to mix a substance, such as fertilizer or compost, into the soil by digging
Transitive: to dig in a substance
Örnekler
Before planting the garden, it 's essential to dig in organic matter to improve soil fertility.
Bahçeyi dikmeden önce, toprak verimliliğini artırmak için organik maddeyi karıştırmak çok önemlidir.
The farmer decided to dig in a layer of well-aged manure to enrich the soil for the next crop.
Çiftçi, bir sonraki mahsul için toprağı zenginleştirmek amacıyla iyice yaşlanmış bir gübre tabakasını karıştırmaya karar verdi.
03
işe koyulmak, azimle başlamak
to start a task or activity with determination, commitment, or enthusiasm
Intransitive
Örnekler
Faced with a challenging project, the team decided to dig in and work collaboratively to overcome obstacles.
Zorlu bir projeyle karşı karşıya kalan ekip, engellerin üstesinden gelmek için işe koyulmaya ve birlikte çalışmaya karar verdi.
The students needed to dig in and study diligently for the upcoming exams.
Öğrencilerin yaklaşan sınavlar için işe koyulmaları ve gayretle çalışmaları gerekiyordu.



























