alien
a
ˈeɪ
ey
lien
liən
lien
British pronunciation
/ˈeɪliən/

"alien"kelimesinin İngilizce tanımı ve anlamı

Alien
01

yabancı, yaşadığı/çalıştığı ülkeye yasal olarak ait olmayan

a person who is foreign or not native to a particular country or environment
Dialectbritish flagBritish
noncitizenamerican flagAmerican
alien definition and meaning
example
Örnekler
The alien struggled to adjust to the new country's customs and language.
Yabancı, yeni ülkenin geleneklerine ve diline alışmakta zorlandı.
He was considered an alien in the community, having moved there from overseas.
Toplulukta, denizaşırı ülkelerden taşındığı için bir yabancı olarak görülüyordu.
02

uzaylı

a creature that is believed to exist in other worlds or planets
alien definition and meaning
example
Örnekler
The idea of aliens visiting Earth has been a topic of debate and speculation, with various reports and sightings fueling conspiracy theories.
Dünyayı ziyaret eden uzaylılar fikri, çeşitli raporlar ve görüntülerle komplo teorilerini körükleyerek tartışma ve spekülasyon konusu olmuştur.
The concept of aliens is popular in science fiction movies, such as "E.T. the Extra-Terrestrial ", where a friendly alien befriends a young boy on Earth.
Uzaylı kavramı, bilim kurgu filmlerinde popülerdir, örneğin "E.T. the Extra-Terrestrial" filminde, dost canlısı bir uzaylı, Dünya'da bir çocukla arkadaş olur.
alien
01

yabancı

belonging to or originating from a place or culture different from one’s own, often unfamiliar or strange
alien definition and meaning
example
Örnekler
The alien landscape seemed otherworldly to the explorers.
Yabancı manzara, kaşiflere başka bir dünyadan gelmiş gibi görünüyordu.
Her alien approach to cooking surprised everyone at the dinner party.
Onun yemek pişirme konusundaki yabancı yaklaşımı, akşam yemeğindeki herkesi şaşırttı.
1.1

yabancı, egzotik

foreign or introduced species of plants or animals
example
Örnekler
The alien species of fish threatened the local aquatic life, outcompeting native fish for resources.
Yabancı balık türü, yerel su yaşamını tehdit etti, yerli balıkları kaynaklar için geride bıraktı.
Invasive alien plants spread quickly, choking out the native vegetation in the forest.
İstilacı yabancı bitkiler hızla yayılarak ormandaki yerli bitki örtüsünü boğuyor.
02

yabancı, uyumsuz

not in harmony with or part of something's essential nature
example
Örnekler
The proposal felt alien to the company ’s values, focusing on short-term gains.
Öneri, şirketin değerlerine yabancı hissettirdi, kısa vadeli kazançlara odaklanıyordu.
The policy was alien to the organization ’s collaborative culture.
Politika, organizasyonun işbirlikçi kültürüne yabancıydı.
03

dünya dışı, uzaylı

belonging to or originating from another world
example
Örnekler
The film depicted alien beings visiting Earth, sparking debates about the existence of extraterrestrial life.
Film, Dünya'yı ziyaret eden uzaylı varlıkları tasvir ederek, dünya dışı yaşamın varlığı hakkında tartışmalara yol açtı.
Scientists are constantly searching for alien life forms in distant galaxies.
Bilim insanları sürekli olarak uzak galaksilerde dünya dışı yaşam formları arıyor.
LanGeek
Uygulamayı İndir
langeek application

Download Mobile App

stars

app store