Confidence
01
özgüven
the belief in one's own ability to achieve goals and get the desired results
Örnekler
She spoke with confidence during the presentation, impressing the audience.
Sunum sırasında güven ile konuştu, izleyicileri etkiledi.
He has gained a lot of confidence since starting his new job.
Yeni işine başladığından beri çok fazla güven kazandı.
02
güvence, inanç
the belief that one can trust or count on someone or something
Örnekler
The coach 's confidence in the players motivated them to perform at their best during the game.
Koçun oyunculardaki güveni, onları maç sırasında en iyi performanslarını sergilemeye motive etti.
The doctor ’s confidence in the treatment plan reassured the patient about their recovery.
Doktorun tedavi planına olan güveni, hastanın iyileşme konusunda rahatlamasını sağladı.
03
umut
a feeling of hopefulness that derives from an optimistic attitude and mindset that allows one to see the bright side of things especially future events
04
gizlilik, emanet edilen sır
a secret that is confided or entrusted to another
05
güven
a trustful relationship
Leksikal Ağaç
overconfidence
confidence
confide
