Certainty
01
kesinlik
the state of being sure about something, usually when there is proof
Örnekler
Her certainty in her ability to complete the marathon came from months of dedicated training.
Maratonu tamamlama yeteneği konusundaki kesinliği, aylar süren özverili antrenmandan geliyordu.
The scientist presented the results with certainty, as the experiments had been thoroughly tested.
Bilim insanı, deneylerin iyice test edilmiş olması nedeniyle sonuçları kesinlikle sundu.
02
kesinlik, şüphe götürmezlik
a situation or fact that is absolutely clear and cannot be questioned or altered
Örnekler
The project 's completion by next month is a certainty.
Projenin gelecek ay içinde tamamlanması bir kesinlik.
With all the preparations in place, the event is now a certainty.
Tüm hazırlıklar yerine göre, etkinlik artık bir kesinlik.
Leksikal Ağaç
uncertainty
certainty
certain
