to actuate
01
harekete geçirmek, çalıştırmak
to start a machine or tool
Örnekler
Pushing the green button actuates the conveyor belt.
Yeşil düğmeye basmak konveyör bandını çalıştırır.
The thermostat actuates the heating system when the room gets cold.
Termostat, oda soğuduğunda ısıtma sistemini devreye sokar.
02
hareket geçirmek, teşvik etmek
to provide a reason or encouragement that motivates someone to take action
Örnekler
The promise of a promotion actuated the employee to work harder and seek additional responsibilities.
Terfi sözü, çalışanı daha fazla çalışmaya ve ek sorumluluklar almaya teşvik etti.
His inspiring speech actuated the volunteers to dedicate more time to community service projects.
Onun ilham verici konuşması, gönüllüleri toplum hizmeti projelerine daha fazla zaman ayırmaya teşvik etti.
Leksikal Ağaç
actuated
actuating
actuation
actuate
actu
