to come between
[phrase form: come]
01
araya girmek, bölmek
to be a cause or source of division or conflict between two or more parties
Örnekler
Religious differences can come between people of different faiths.
Dini farklılıklar, farklı inançlara sahip insanlar arasında araya girebilir.
Political ideologies often come between individuals with opposing views.
Siyasi ideolojiler genellikle karşıt görüşlere sahip bireyler arasına girer.
02
araya girmek, araya girmek
to ruin a relationship or connection between two or more people
Örnekler
A disagreement between friends should not allow anything to come between their bond.
Arkadaşlar arasındaki bir anlaşmazlık, hiçbir şeyin aralarındaki bağı bozmasına izin vermemelidir.
The third party 's interference caused tension and came between the couple's relationship.
Üçüncü tarafın müdahalesi gerginliğe neden oldu ve çiftin ilişkisini bozdu.
03
arasında bulunmak, araya girmek
to be situated in the middle or among other things
Örnekler
The small park comes between the two busy intersections in the city.
Küçük park, şehrin iki yoğun kavşağı arasında yer alır.
The island is located in the river, coming between the two shores.
Ada nehrin içinde bulunur, iki kıyı arasında yer alır.
04
araya girmek, kesmek
to interrupt or disrupt a process or sequence
Örnekler
Technical difficulties came between the live broadcast, causing a temporary disruption.
Teknik zorluklar canlı yayın arasına girdi, geçici bir kesintiye neden oldu.
Unexpected weather conditions came between the outdoor event, forcing it to be postponed.
Beklenmedik hava koşulları açık hava etkinliğini böldü, bu da etkinliğin ertelenmesine neden oldu.



























