to finish with
[phrase form: finish]
01
ilişkiyi bitirmek, ayrılmak
to end one's romantic relationship with someone
Dialect
British
Örnekler
She could n't handle the long-distance relationship anymore and chose to finish with her partner.
Artık uzun mesafeli ilişkiyi kaldıramadı ve partneriyle bitirmeyi seçti.
It was n't easy for Laura, but she knew it was time to finish with Mike.
Laura için kolay değildi, ama Mike'la ilişkiyi bitirme zamanının geldiğini biliyordu.
02
bitirmek, tamamlamak
to complete the use of an object or to conclude a task
Örnekler
When you 've finished with the car, I need to run some errands.
Arabayla işin bittiğinde, bazı işlerimi halletmem gerekiyor.
Have you finished with the laptop? I have some work to do on it.
Dizüstü bilgisayarla işiniz bitti mi? Üzerinde yapmam gereken bazı işler var.
03
bitirmek, bırakmak
to stop doing something, particularly a habit or activity
Dialect
British
Örnekler
After years of smoking, he decided he was finished with the habit for good.
Yıllarca sigara içtikten sonra, bu alışkanlıktan tamamen vazgeçmeye karar verdi.
She 's finished with procrastinating and is now working diligently on her projects.
O, erteleme alışkanlığından vazgeçti ve şimdi projeleri üzerinde özenle çalışıyor.



























