finite
01
sınırlı
having measurable limits or boundaries
Örnekler
Time is a finite resource; we only have a limited amount of it.
Zaman sınırlı bir kaynaktır; sadece sınırlı bir miktarına sahibiz.
The finite number of seats in the auditorium meant that not everyone could attend the event.
Salondaki sınırlı sayıda koltuk, herkesin etkinliğe katılamayacağı anlamına geliyordu.
02
sonlu, sınırlı
(of verbs) relating to forms of the verb that are limited in time by a tense and (usually) show agreement with number and person
Leksikal Ağaç
definite
finitely
finiteness
finite
