to bliss out
[phrase form: bliss]
01
belirli bir neden olmadan çok mutlu ve rahat hissetmek, görünürde bir sebep olmadan mutluluk halinde olmak
to feel really happy and relaxed without any particular reason
Örnekler
After the stressful project was over, she found herself blissing out in the sunshine.
Stresli proje bittikten sonra, kendini güneşin altında mutlulukla gevşemiş halde buldu.
In the company of good friends, it 's easy to bliss out and enjoy the moment.
İyi arkadaşların yanında, mutlulukla dolmak ve anın tadını çıkarmak kolaydır.
02
birini son derece mutlu veya memnun etmek, mutlulukla doldurmak
to make someone feel extremely happy or content
Örnekler
Nature 's beauty never fails to bliss out those who appreciate it.
Doğanın güzelliği, onu takdir edenleri mutlulukla doldurmaktan asla vazgeçmez.
The laughter of children playing blissed out the atmosphere.
Oynayan çocukların kahkahaları ortamı mutlulukla doldurdu.



























