to run up against
/ɹˈʌn ˌʌp ɐɡˈɛnst/
/ɹˈʌn ˌʌp ɐɡˈɛnst/
to run up against
[phrase form: run]
01
bir güçlükle karşılaşmak
to encounter a problem or a difficult situation
Örnekler
Our project ran up against an unexpected obstacle that delayed our progress.
Projemiz, ilerlememizi geciktiren beklenmedik bir engelle karşılaştı.
The company ran up against financial challenges when the market took a downturn.
Şirket, piyasa düşüşe geçtiğinde finansal zorluklarla karşılaştı.
02
karşılaşmak, çatışmak
to encounter a person who makes it difficult to work or communicate with them effectively
Örnekler
In the workplace, she often ran up against a colleague who was resistant to new ideas and collaboration.
İş yerinde, sık sık yeni fikirlere ve işbirliğine direnen bir meslektaşıyla karşılaşıyordu.
During the negotiation, the team unexpectedly ran up against a counterpart known for being uncooperative and confrontational.
Müzakereler sırasında, ekip beklenmedik bir şekilde işbirliği yapmayan ve çatışmacı olarak bilinen bir muhatap ile karşılaştı.



























