Woolgathering
01
hayal kurma, dalıp gitme
the act or state of being lost in fanciful thought
Örnekler
His mind drifted into woolgathering, far from the task at hand.
Zihni hayal kurmaya daldı, elindeki işten uzaklaştı.
He dismissed the idea as mere woolgathering, lacking any practical value.
Fikri, hiçbir pratik değeri olmayan sadece hayalperestlik olarak reddetti.
woolgathering
01
hayalperest, dalıp gitmiş
having a mood or nature prone to fantasy
Örnekler
He gave a woolgathering smile, clearly lost in his own world.
O, kendi dünyasında kaybolmuş bir şekilde hayalperest bir gülümseme verdi.
Her woolgathering gaze lingered on the horizon.
Onun hayalperest bakışı ufukta oyalanıyordu.
Leksikal Ağaç
woolgathering
woolgather
wool
gather
