washed-out
Örnekler
The washed-out photograph captured a moment in time but lacked the vibrant colors of memory.
Solmuş fotoğraf, bir anı yakalamıştı ancak hafızanın canlı renklerinden yoksundu.
Her washed-out sweater looked cozy but had lost its original brightness after countless washes.
Onun solmuş kazağı rahat görünüyordu ama sayısız yıkamadan sonra orijinal parlaklığını kaybetmişti.
Örnekler
After the long flight and jet lag, she looked completely washed-out.
Uzun uçuş ve jet lag sonrasında tamamen bitkin görünüyordu.
He felt washed-out after working late nights all week.
Tüm hafta boyunca geç saatlere kadar çalıştıktan sonra kendini bitkin hissetti.
