blatant
01
gürültücü
very loud, noisy, and hard to ignore in an offensive or disruptive way
Örnekler
The party next door was so blatant it kept the whole street awake.
Yandaki parti o kadar gürültülüydü ki tüm sokağı uyanık tuttu.
His blatant shouting interrupted the entire meeting.
Onun bariz bağırışı tüm toplantıyı böldü.
02
açık, yüzsüz
done openly and shamelessly, with no effort to hide or disguise
Örnekler
The company engaged in blatant false advertising.
Şirket, açık sahte reklamcılık yaptı.
His blatant disregard for the rules shocked his colleagues.
Kurallara olan açık saygısızlığı meslektaşlarını şok etti.
Leksikal Ağaç
blatantly
blatant
blat



























