blaring
01
kulakları sağır eden, yüksek sesli
producing a loud, harsh, and intense sound, often characterized by its overwhelming volume and piercing quality
Approving
Örnekler
The blaring sirens of the fire trucks pierced the air as they rushed to the scene.
İtfaiye araçlarının kulakları tırmalayan sirenleri, olay yerine koşarken havayı deldi.
Echoing through the city streets, the blaring music from the concert venue reached even distant corners.
Şehir sokaklarında yankılanan, konser mekanından gelen yüksek sesli müzik uzak köşelere kadar ulaşıyordu.
Blaring
01
tizleyici bir ses, sağır edici bir gürültü
an intense, harsh, or strident sound
Örnekler
The blaring of car horns filled the street.
She winced at the blaring from the loudspeakers.
