uphill
01
yokuş yukarı
in the direction going up a hill or slope
Örnekler
They climbed uphill slowly, enjoying the breathtaking view of the valley below.
Aşağıdaki vadiye bakan nefes kesici manzaranın tadını çıkararak yavaşça yokuş yukarı tırmandılar.
The river flows downhill, but hikers often walk uphill to explore its source.
Nehir aşağı doğru akar, ancak yürüyüşçüler genellikle kaynağını keşfetmek için yokuş yukarı yürürler.
uphill
01
zorlu, çetin
challenging situation that requires considerable effort
Disapproving
InformalÖrnekler
The project faced an uphill battle from the start, with tight deadlines and limited resources.
Proje, sıkı son teslim tarihleri ve sınırlı kaynaklarla başından beri zorlu bir mücadeleyle karşı karşıya kaldı.
Starting a small business in a competitive market can be an uphill struggle, but with determination, it's achievable.
Rekabetçi bir pazarda küçük bir iş kurmak zorlu bir mücadele olabilir, ancak kararlılıkla başarılabilir.
02
yokuş yukarı, tırmanış
sloping upward from a lower to a higher position
Örnekler
The uphill path was tiring but offered beautiful views.
Yokuş yukarı yol yorucuydu ama güzel manzaralar sunuyordu.
He struggled to push his bike up the uphill road.
Bisikletini yokuş yukarı yolda itmekte zorlandı.
Uphill
01
the upward slope or incline of a hill or rise in terrain
Örnekler
The cyclist struggled to climb the steep uphill.
Hikers paused to catch their breath before tackling the uphill.
