to uphold
01
desteklemek, savunmak
to support or defend something that is believed to be right so it continues to last
Transitive: to uphold a value or principle
Örnekler
The community members uphold the tradition of holding a yearly charity event to support local causes.
Topluluk üyeleri, yerel amaçları desteklemek için yıllık bir hayır etkinliği düzenleme geleneğini sürdürür.
The organization upholds its commitment to environmental sustainability.
Organizasyon, çevresel sürdürülebilirliğe olan bağlılığını sürdürüyor.
02
desteklemek
(particularly of a law court) to state that a previous decision is correct
Transitive: to uphold a decision
Örnekler
The Supreme Court decided to uphold the lower court's ruling, affirming the original verdict.
Yüksek Mahkeme, alt mahkemenin kararını onaylamaya karar vererek orijinal kararı teyit etti.
The appeals court upheld the conviction, stating that the trial had been conducted fairly.
Temyiz mahkemesi, duruşmanın adil bir şekilde yürütüldüğünü belirterek mahkumiyeti onadı.
03
savunmak, desteklemek
to defend or support something, especially when it is being challenged or opposed
Transitive: to uphold a right or stance
Örnekler
The lawyer upheld her client ’s innocence in court.
Avukat, mahkemede müvekkilinin masumiyetini savundu.
The community upheld their rights despite the opposition.
Topluluk, muhalefete rağmen haklarını savundu.
Leksikal Ağaç
uphold
hold
