to underlie
01
altında yatmak
to serve as the foundation or primary cause for something
Transitive: to underlie an abstract entity
Örnekler
Cultural traditions underlie many of the festivals and celebrations we see around the world.
Kültürel gelenekler, dünyada gördüğümüz birçok festival ve kutlamanın temelini oluşturur.
Historical events underlie the national holidays of many countries.
Tarihi olaylar birçok ülkenin ulusal tatillerinin temelini oluşturur.
02
altında yatmak, temelini oluşturmak
to be positioned below or beneath something
Transitive: to underlie a physical entity
Örnekler
Coral reefs underlie the clear blue waters, home to a diverse marine ecosystem.
Mercan resifleri, çeşitli bir deniz ekosistemine ev sahipliği yapan berrak mavi suların altında yatar.
Layers of ash underlie the soil, evidence of ancient volcanic activity.
Toprağın altında kül tabakaları yatar, eski volkanik aktivitenin kanıtı.
Leksikal Ağaç
underlie
lie



























