Ara
Tree
01
ağaç
a very tall plant with branches and leaves, that can live a long time
Example
I enjoyed the sweet scent of blossoms on the flowering tree.
Çiçek açan ağaçtaki çiçeklerin tatlı kokusundan keyif aldım.
The leaves on the tree turned vibrant shades of red, orange, and yellow in the autumn.
Sonbaharda ağaçtaki yapraklar canlı kırmızı, turuncu ve sarı tonlarına döndü.
02
ağaç, dallanan şekil
a figure that branches from a single root
to tree
01
ayakkabıyı kalıba çekmek, ayakkabıyı kalıba germek
stretch (a shoe) on a shoetree
02
bir hayvanı ağaca sürmek, bir hayvanı ağaca doğru kovalamak
chase an animal up a tree
03
ağaç dikmek, ağaçlandırmak
plant with trees
04
sıkıştırmak, köşeye sıkıştırmak
force a person or an animal into a position from which he cannot escape
