touched
01
dokunulmuş
physically coming into contact with something or someone
Örnekler
The touched surface felt smooth to the fingertips.
Dokunulan yüzey parmak uçlarına pürüzsüz geldi.
The touched area on the wall where the paint had chipped away revealed the underlying surface.
Boya kalkmış duvardaki dokunulan alan, altındaki yüzeyi ortaya çıkardı.
Örnekler
The kindness of strangers left him feeling touched and grateful.
Yabancıların nezaketi onu duygulandırdı ve minnettar hissettirdi.
His touched expression showed how much the compliment meant to him.
Onun duygulanmış ifadesi, iltifatın onun için ne kadar anlam ifade ettiğini gösterdi.
03
kaçık, deli
slightly insane
Leksikal Ağaç
untouched
touched
touch
