to thicken
01
kalınlaştırmak, yoğunlaştırmak
to increase the dimension of something
Transitive: to thicken sth
Örnekler
The designer decided to thicken the walls of the building to enhance its structural integrity.
Tasarımcı, yapının yapısal bütünlüğünü artırmak için bina duvarlarını kalınlaştırmaya karar verdi.
The seamstress decided to thicken the hem of the dress to give it more weight and structure.
Terzi, elbiseye daha fazla ağırlık ve yapı kazandırmak için eteğini kalınlaştırmaya karar verdi.
02
kalınlaşmak
to become more viscous or dense
Intransitive
Örnekler
As the gravy cooked, it began to thicken, reaching the desired consistency.
Sos pişerken, koyulaşmaya başladı ve istenen kıvama ulaştı.
The pudding mixture thickened as it cooled, forming a smooth and creamy texture.
Puding karışımı soğudukça koyulaştı, pürüzsüz ve kremsi bir doku oluşturdu.
03
koyulaştırmak, yoğunlaştırmak
to make a substance more dense
Transitive: to thicken a substance
Örnekler
She adds flour to the sauce to thicken it.
O, sosu koyulaştırmak için una ekler.
The chef is currently thickening the soup with cream.
Şef şu anda kremayla çorbayı koyulaştırıyor.
Leksikal Ağaç
thickened
thickener
thickening
thicken



























