sturdy
Örnekler
Despite his age, the sturdy construction worker could lift heavy materials effortlessly.
Yaşına rağmen, sağlam inşaat işçisi ağır malzemeleri zahmetsizce kaldırabiliyordu.
Mary 's sturdy grandfather still enjoyed hiking in the mountains at eighty years old.
Mary'nin sağlam büyükbabası seksen yaşında hâlâ dağlarda yürüyüş yapmaktan hoşlanıyordu.
Örnekler
The sturdy table was made from solid oak, ensuring it would last for generations.
Sağlam masa, katı meşeden yapılmıştı, nesiller boyu dayanacağından emin olunuyordu.
Their relationship was built on sturdy foundations, making it substantial and resilient through tough times.
İlişkileri sağlam temeller üzerine kurulmuştu, bu da onu zor zamanlarda dayanıklı ve güçlü kılıyordu.
03
sağlam, tavizsiz
not making concessions
Leksikal Ağaç
sturdily
sturdiness
sturdy



























