bespoke
01
kişiye özel, özel dikim
characterized by custom-made clothing tailored to an individual's preferences
Örnekler
She wore a bespoke gown on her wedding day, tailored to perfection.
Düğün gününde, mükemmel bir şekilde dikilmiş özel tasarım bir elbise giymişti.
His bespoke suit was crafted from the finest wool and fit him like a glove.
Onun özel dikim takımı en iyi yünden yapılmıştı ve ona bir eldiven gibi uyuyordu.
02
nişanlı, söz kesmiş
formally pledged or engaged to be married
Örnekler
The bespoke couple exchanged rings as a symbol of their commitment to each other.
Nişanlı çift, birbirlerine olan bağlılıklarının bir sembolü olarak yüzüklerini takas etti.
Following the announcement of their engagement, they were regarded as the town's bespoke couple, their love story celebrated by all.
Nişanlarının duyurulmasının ardından, kasabanın nişanlı çifti olarak görüldüler, aşk hikayeleri herkes tarafından kutlandı.



























