to benefit
01
yararlanmak
to gain something good from something or someone
Intransitive: to benefit from sth
Örnekler
By attending the workshop, she hoped to benefit from expert advice.
Atölyeye katılarak uzman tavsiyelerinden yararlanmayı umuyordu.
Students can benefit from additional tutoring after school.
Öğrenciler okul sonrası ek derslerden yararlanabilir.
02
yararı dokunmak
to help or be useful
Transitive: to benefit sb/sth
Örnekler
Wearing sunscreen benefits your skin in sunny weather.
Güneş kremi sürmek, güneşli havalarda cildinize fayda sağlar.
Using a map will benefit travelers in unfamiliar cities.
Bir harita kullanmak, yabancı şehirlerdeki gezginlere fayda sağlayacaktır.
Benefit
Örnekler
One of the main benefits of exercise is improved mental health.
Egzersizin temel faydalarından biri, zihinsel sağlığın iyileştirilmesidir.
Employees receive health insurance as a benefit of working at the company.
Çalışanlar, şirkette çalışmanın bir faydası olarak sağlık sigortası alır.
02
yardım, ödeme
a financial aid provided by the government for people who are sick, unemployed, etc.
Dialect
British
British
Örnekler
He was able to receive benefits while he searched for a new job after being laid off.
İşten çıkarıldıktan sonra yeni bir iş ararken yardımlar alabildi.
People who are unable to work due to illness may qualify for government benefits.
Hastalık nedeniyle çalışamayan kişiler, devlet yardımlarından yararlanabilir.
03
yardım toplama etkinliği
the occasions or events like concert or performance that are arranged with the aim of generating funds for those who are in need
04
fayda, yan hak
something extra provided to employees or individuals in addition to their regular salary
Örnekler
Health insurance is a common benefit offered by many companies.
Sağlık sigortası, birçok şirket tarafından sunulan yaygın bir faydadır.
The job comes with several benefits, including paid time off.
İş, ücretli izin de dahil olmak üzere birçok fayda sunar.
