spruce
01
titiz giyimli
smart, stylish, and well-groomed in appearance
Örnekler
He looked spruce in his tailored suit.
Dikilmiş takım elbisesiyle şık görünüyordu.
The spruce waiter greeted guests with a smile.
Şık garson misafirleri bir gülümsemeyle karşıladı.
Spruce
01
ladin, çam
a type of evergreen conifer tree with needle‑like leaves and cones, belonging to the genus Picea
Örnekler
A tall spruce shaded the cabin from the summer sun.
Uzun bir ladin, kulübeyi yaz güneşinden gölgeledi.
Spruce forests cover large areas of northern Europe.
Ladin ormanları, Kuzey Avrupa'nın geniş alanlarını kaplar.
1.1
ladin kerestesi, çam kerestesi
the pale, lightweight, and moderately strong timber obtained from spruce trees, often used in construction and carpentry
Örnekler
The carpenter chose spruce for the window frames.
Marangoz pencere çerçeveleri için ladin seçti.
Spruce wood is prized for making musical instruments.
Ladin ağacından elde edilen kereste, müzik aletleri yapımında değerlidir.
to spruce
01
süslenmek, giyinip kuşanmak
to dress and groom oneself with special care, often for an event or occasion
Intransitive: to spruce
Transitive: to spruce oneself
Örnekler
He spruced himself before the wedding reception.
Düğün resepsiyonundan önce kendini süsledi.
The actor spruced before stepping onto the red carpet.
Aktör, kırmızı halıya çıkmadan önce süslendi.
02
düzenlemek, süslemek
to make something neat, tidy, and visually appealing
Transitive: to spruce sth
Örnekler
They spruced the garden before guests arrived.
Onlar, misafirler gelmeden önce bahçeyi güzelleştirdiler.
The team spruced the office for the client visit.
Ekip, müşteri ziyareti için ofisi güzelleştirdi.
Leksikal Ağaç
sprucely
spruceness
spruce
