sporadically
01
seyrek olarak, düzensiz aralıklarla
at irregular and unpredictable intervals of time
Örnekler
The old radio broadcasts sporadically, cutting in and out.
Eski radyo seyrek olarak yayın yapıyor, kesiliyor ve geri geliyor.
She checks her phone sporadically during work hours.
O, çalışma saatleri boyunca telefonunu seyrek olarak kontrol eder.
Örnekler
Wildflowers grow sporadically across the desert.
Yabani çiçekler çölde seyrekçe büyür.
Protest signs appeared sporadically along the highway.
Protesto pankartları otoyol boyunca seyrekçe göründü.



























