sore
01
ağrılı, acı veren
(of a body part) feeling painful or tender, often as a result of injury, strain, or illness
Örnekler
Jane 's throat was sore, making it difficult for her to swallow, after catching a cold.
Jane'in boğazı ağrıyordu, bu da soğuk algınlığından sonra yutkunmasını zorlaştırıyordu.
After lifting heavy boxes all day, Tom 's back was sore and achy.
Bütün gün ağır kutuları kaldırdıktan sonra, Tom'un sırtı ağrılı ve sızlayandı.
Örnekler
He felt sore after his colleague made a dismissive comment about his idea.
She was sore about being left out of the group project at work.
İşyerindeki grup projesinden dışlanmaktan gücenmişti.
03
ağrılı, acı veren
causing misery or pain or distress
Sore
01
yara
a painful spot on the skin, which is usually red or infectious
Leksikal Ağaç
sorely
soreness
sore
