soberly
01
ağırbaşlı bir şekilde, ciddiyetle
in a serious and thoughtful manner
Örnekler
He spoke soberly about the consequences of their choices.
Seçimlerinin sonuçları hakkında ağırbaşlı bir şekilde konuştu.
They looked at each other soberly, knowing what was at stake.
Ne olduğunu bilerek birbirlerine ciddiyetle baktılar.
02
sade bir şekilde
in a plain or subdued way, especially in terms of appearance or color
Örnekler
She was soberly dressed for the memorial service.
Anma töreni için sade giyinmişti.
The office was soberly furnished in neutral tones.
Ofis, nötr tonlarda sade bir şekilde döşenmişti.
03
ölçülü bir şekilde, ağırbaşlı bir şekilde
in a way that shows moderation and self-control, especially in lifestyle or habit
Örnekler
He lived soberly, avoiding extravagance of any kind.
Her türlü aşırılıktan kaçınarak ölçülü bir şekilde yaşadı.
They ate soberly, choosing plain food over luxury.
Ölçülü bir şekilde yediler, lüks yerine sade yiyecekler seçtiler.
Leksikal Ağaç
soberly
sober



























