snugly
Örnekler
The cat curled up snugly on the windowsill.
Kedi pencere pervazına rahatça kıvrıldı.
They sat snugly together under a thick blanket.
Kalın bir battaniyenin altında rahatça oturdular.
Örnekler
The documents were stored snugly in a locked safe.
Belgeler, kilitli bir kasada sıkıca saklandı.
He hid snugly beneath the floorboards until morning.
Sabaha kadar döşeme tahtalarının altında rahatça saklandı.
Örnekler
The lid fits snugly on the jar, keeping it airtight.
Kapak kavanoza sıkıca oturur, hava geçirmez şekilde kalmasını sağlar.
Make sure your shoes fit snugly before heading out.
Dışarı çıkmadan önce ayakkabılarınızın sıkıca oturduğundan emin olun.
03
rahatça, huzur içinde
in a way that reflects comfort, security, or wealth, especially with little effort
Örnekler
They lived snugly off an inheritance and did n't need to work.
Bir mirastan rahatça geçiniyorlardı ve çalışmaları gerekmiyordu.
He sat snugly in his office, untouched by the economic crisis.
Ofisinde rahatça oturuyordu, ekonomik krizden etkilenmemişti.
Leksikal Ağaç
snugly
snug



























