to slow up
[phrase form: slow]
01
yavaşlamak, hızını azaltmak
to decrease in speed or pace
Örnekler
As they reached the incline, the cyclists naturally began to slow up to conserve energy.
Yokuşa ulaştıklarında, bisikletçiler doğal olarak enerji tasarrufu yapmak için yavaşlamaya başladılar.
The production line started to slow up due to technical issues with the machinery.
Üretim hattı, makineyle ilgili teknik sorunlar nedeniyle yavaşlamaya başladı.
02
yavaşlatmak, yavaşlamasına neden olmak
to cause something or someone to proceed more slowly
Örnekler
The manager decided to slow the production up to ensure quality control.
Yönetici, kalite kontrolünü sağlamak için üretimi yavaşlatmaya karar verdi.
The coach advised the team to slow their training up to prevent injuries.
Koç, sakatlıkları önlemek için takımın antrenmanlarını yavaşlatmalarını tavsiye etti.



























