Ara
to bask
01
zevk almak
to find joy or delight, particularly in favorable situations achievements
Intransitive
Example
She basked in the spotlight during her performance on stage.
Sahnede performansı sırasında spot ışıklarında keyif aldı.
Winners of the competition basked in the joy of their achievement.
Yarışmanın kazananları, başarılarının sevinciyle keyif aldılar.
02
güneşlenmek, güneşin tadını çıkarmak
to lie or rest in a pleasant warmth, such as sunlight
Intransitive
Example
She basks in the sun on the beach, feeling the warmth on her skin.
O, plajda güneşin tadını çıkarırken tenindeki sıcaklığı hissediyor.
The cat loves to bask on the windowsill, soaking up the afternoon sun.
Kedi, öğleden sonra güneşinin tadını çıkararak pencere pervazında güneşlenmeyi sever.
