reciprocally
01
karşılıklı olarak
in a way that involves mutual exchange, benefit, or action between two parties
Örnekler
The university and the local schools work reciprocally to support education.
Üniversite ve yerel okullar eğitimi desteklemek için karşılıklı olarak çalışır.
Power and responsibility must be shared reciprocally in a democracy.
Bir demokraside güç ve sorumluluk karşılıklı olarak paylaşılmalıdır.
1.1
karşılıklı olarak, mütekabilen
in response to an action, gesture, or behavior
Örnekler
She lent him a book; he reciprocally brought her coffee.
Ona ona bir kitap ödünç verdi; o da karşılık olarak ona kahve getirdi.
They praised her work; she reciprocally thanked them.
Onlar onun çalışmasını övdü; o da karşılıklı olarak onlara teşekkür etti.
Örnekler
Pressure and volume are reciprocally related in Boyle's Law.
Boyle Yasası'nda basınç ve hacim ters orantılıdır.
The two variables changed reciprocally over time.
İki değişken zamanla karşılıklı olarak değişti.
Leksikal Ağaç
reciprocally
reciprocal
reciproc



























