racy
01
lezzetli, dolu dolu
marked by richness and fullness of flavor
02
dinç dolu, enerjik
full of zest or vigor
03
özel
displaying qualities of speed, boldness, or provocation and suitable for competition
Örnekler
The lightweight, aerodynamic design of the new sports car made it exceptionally racy on the racetrack.
Yeni spor arabanın hafif, aerodinamik tasarımı, onu yarış pistinde son derece hızlı yaptı.
With its sleek lines and powerful engine, the yacht proved to be a racy contender in the sailing regatta.
Şık çizgileri ve güçlü motoruyla yat, yelken yarışında hızlı bir rakip olduğunu kanıtladı.
Örnekler
The novel was full of racy scenes that kept the readers hooked.
Roman, okuyucuları kendine bağlayan müstehcen sahnelerle doluydu.
The comedy show had a racy sense of humor that pushed the boundaries.
Komedi şovunun sınırları zorlayan müstehcen bir mizah anlayışı vardı.
Leksikal Ağaç
racily
raciness
racy
race
