to quip
01
espri yapmak, nükteli bir söz söylemek
to make a clever or witty remark, often in a playful or sarcastic way
Intransitive
Örnekler
" Looks like we 're in for a sunny storm, " he quipped as the rain began.
"Görünüşe göre güneşli bir fırtınaya hazırlanıyoruz," diye şakalaştı yağmur başlarken.
She quipped about the long meeting to lighten the mood.
O, havayı yumuşatmak için uzun toplantı hakkında espri yaptı.
Quip
01
esprili bir söz, nükteli bir laf
a clever, amusing, or witty remark
Örnekler
His quip drew laughter from the whole table.
Onun esprisi tüm masadan kahkahalar çekti.
She could n't resist making a quick quip about his tie.
Kravatı hakkında hızlı bir espri yapmaktan kendini alamadı.



























