premature
01
zamanı gelmeden doğan
(of a baby) born before completing the normal full-term pregnancy length
Örnekler
The twins were delivered at 30 weeks, making them moderately premature.
İkizler 30 haftada doğdu, bu da onları orta derecede prematüre yapıyor.
Premature babies often need extra time in the hospital to grow and develop.
Erken doğan bebeklerin büyümesi ve gelişmesi için genellikle hastanede ekstra zamana ihtiyacı vardır.
Örnekler
The premature arrival of spring caused confusion among the migrating birds.
Baharın erken gelişi, göçmen kuşlar arasında kargaşaya neden oldu.
His premature decision to retire surprised his colleagues and friends.
Emekli olma erken kararı meslektaşlarını ve arkadaşlarını şaşırttı.
Örnekler
His decision to quit the project was seen as premature by the rest of the team.
Projeden ayrılma kararı, takımın geri kalanı tarafından erken olarak görüldü.
The premature announcement caused confusion among the stakeholders.
Erken duyuru, paydaşlar arasında karışıklığa neden oldu.
Leksikal Ağaç
premature
mature



























