prematurely
01
erken, vaktinden önce
before the expected, appropriate, or natural time
Örnekler
The project was completed prematurely, leading to unforeseen issues.
Proje erken tamamlandı ve bu da öngörülmeyen sorunlara yol açtı.
She decided to retire prematurely and pursue other interests.
O, erken emekli olmaya ve diğer ilgi alanlarını takip etmeye karar verdi.
Örnekler
The child was born prematurely.
Çocuk erken doğdu.
The doctors were concerned because the baby was born prematurely.
Doktorlar endişeliydi çünkü bebek erken doğmuştu.
Leksikal Ağaç
prematurely
maturely
mature
