Ara
to preempt
01
herkesten önce ele geçirmek
to render a plan or action ineffective or unnecessary by doing something before it happens
Example
The manager preempted the competitors by launching the product early.
Müdür, ürünü erken piyasaya sürerek rakiplerini önceden engelledi.
The government ’s quick response preempted the crisis from escalating.
Hükümetin hızlı yanıtı, krizin önceden engellenmesini sağladı.
02
ön almak, erken hamle yapmak
make a preemptive bid in the game of bridge
03
öncelik hakkı ile elde etmek, kapmak
gain possession of by prior right or opportunity, especially so as to obtain the right to buy (land)
04
ön almak, yerine geçmek
take the place of or have precedence over
Preempt
01
önleyici teklif, ön alıcı teklif
a high bid that is intended to prevent the opposing players from bidding
Yakın Kelimeler
