awry
Örnekler
The party plans went awry when it started raining.
Parti planları yağmur yağmaya başladığında ters gitti.
His attempt to fix the sink went awry and caused a bigger leak.
Lavaboyu tamir etme girişimi ters gitti ve daha büyük bir sızıntıya neden oldu.
Örnekler
The flag flew awry, tilted sideways in the strong wind.
Bayrak yamuk uçuyordu, güçlü rüzgarda yana yatık.
The car's wheels turned awry after the sharp turn, causing it to swerve.
Arabanın tekerlekleri keskin dönüşten sonra yanlış döndü ve savrulmasına neden oldu.
awry
Örnekler
After the wind, the flag was awry, fluttering crookedly in the breeze.
Rüzgardan sonra, bayrak yamuk esiyordu, rüzgarda düzensizce dalgalanıyordu.
His tie was awry, twisted awkwardly after a long day at work.
Kravatı yamuktu, uzun bir iş gününden sonra garip bir şekilde bükülmüştü.
Örnekler
Something was terribly awry with the system, causing a major delay.
Sistemde korkunç bir şekilde ters giden bir şey vardı, bu da büyük bir gecikmeye neden oldu.
There was something dreadfully awry with the calculations, and they had to be redone.
Hesaplamalarda korkunç bir şekilde yanlış bir şey vardı ve yeniden yapılmaları gerekiyordu.



























