to outweigh
01
daha ağır olmak
to have more value, effect or importance than other things
Transitive: to outweigh importance or value of something
Örnekler
The benefits of regular exercise outweigh the inconvenience of waking up early to go to the gym.
Düzenli egzersizin faydaları, spor salonuna gitmek için erken kalkmanın rahatsızlığını aşar.
In their decision-making process, they considered whether the potential risks outweighed the potential rewards.
Karar verme süreçlerinde, potansiyel risklerin potansiyel ödülleri aşıp aşmadığını değerlendirdiler.
02
daha ağır olmak
to have more mass than something or someone
Transitive: to outweigh sth
Örnekler
The pile of bricks outweighs the wooden beams in this construction project.
Bu inşaat projesinde tuğla yığını ahşap kirişlerden daha ağırdır.
His suitcase outweighed hers by several pounds.
Valizi onunkinden birkaç kilo ağırdı.
